Makaleler

4 EKİM 2019

Yazar : uzman psİkolog feyyaz engİn

DEPRESYON / DEPRESYON TEDAVİSİ / DEPRESYONUN TEDAVİSİ / BURSA DEPRESYON / BURSA PSİKOLOG

YORUMLAR: 1

Depresyon Nedir? Depresyon Nasıl Atlatılır? Depresyonun Sebepleri ve Tedavisi
Beyin Psikoloji

Depresyon terimi ruhsal bir durumu, bir sendromu ve bir hastalığı yani melankoliyi tanımlamak üzere üç anlamda kullanılmaktadır. Depresyon ruhsal bir durum olarak insan yaşamının bir parçasıdır, günlük sıkıntılar, hayal kırıklıklarına tepki olarak ortaya çıkar. Önemli bir kayıp, veya hayal kırıklığından (terfi edememe, ayrılık, boşanma gibi) sonra başlar ve tatminsizlik ortamında gelişir.

Günümüzde oldukça sık rastlanan ruhsal bozukluktur depresyon. Düşünceleri, duygu durumunu, davranışları etkilemektedir. Günlük yaşamı bozulan kişinin yemek yemesi, alışkanlıkları, uyku düzeni, düşünceleri, ruh hali depresyonla birlikte değişiklik gösterir.

Depresyonun en belirgin özelliklerinden bir tanesi hayattan zevk alamamaktır. Kişi kendisini daha önce mutlu eden birçok aktiviteden zevk alamaz hale gelir, artık hiçbir şeyin tadının olmadığını, kendisine keyif vermediğini hisseder. Sürekli bir yorgunluk, bitkinlik ve enerji kaybı gözlenir. Yapılacak işler kişinin gözünde büyür ve sıkça ertelenir. İşe/okula gitmek istemez. Yaşanan bu keyifsizlik, sıkıntılı ruh hali uyku bozukluklarını beraberinde getirir. Ya çok fazla uyur, ya da uykuya dalmakta güçlük çeker ve erkenden uyanır. Çoğu zaman uykudan yorgun uyanılır. İştah kaybı ya da iştah artışı görülür. Bu duruma bağlı olarak artan kilolar, ya da yaşanan kilo kayıpları kişiyi daha da sıkıntıya sokar.

Depresyon sürecinde intihar düşünceleri, ölme isteği çok sık rastlanan durumdur. Kişi var olan ölme isteği ile birlikte, riskler almaya başlar. Hızlı araç kullanır, kavgalara karışır veya intihar girişimlerinde bulunur. Yaşanan bu intihar girişimleri, önlemler alınmadığı takdirde ölümle sonuçlanabilir.

Yaşanan yerden ayrılma, çekip gitme isteği depresyonda görülen bir diğer belirtidir. Kişi yaşadığı evden ayrılma, işi bırakma, alıp başını gitme gibi düşüncelerin hayalini kurar. Yaşadığı ortamda mutsuzdur, keyif alamıyordur. Gideceği yerde daha mutlu olabileceğini düşünmektedir. Bulunduğu çevrede kimsenin onu anlamadığı, dinlemediğini düşünür. Aynı zamanda konuşmak istemez, içe kapanır ve herkesten uzaklaşır.

Depresyon sadece, duygu ve düşüncelerle sınırlı kalmaz. Fizyolojik olarak vücutta da hissedilir. Geçmeyen baş ağrıları, kalp ağrıları, mide şikayetleri, nefes darlıkları, yanmalar, ateş basmaları, ve bayılma nöbetleri de görülebilir.

Güven kayıpları, artan kıskançlıklar, şüphecilik, özgüven eksiklikleri de depresyonun belirtileri arasındadır. Ayrılıklar, yaşanan ani kayıplar, mevsimsel değişiklikler depresyona sebebiyet verebilmektedir.

Terapi Süreci:
Depresyon tedavisi iki konuda odaklaşır Çocuğun duygusal ihtiyaçlarına daha etkili karşılık verebilmeleri için çevredekilere yol göstermeli, yardım etmelidir. Çocuğun depresif belirtileri azaltılmalıdır. Aile içindeki kişiler arasında çatışmaların çözülmesine ve birlikte geçirilecek boş zamanların arttırılmasına çalışılır. Çocuğun aktivitelere katılmasına ve yeteneklerinin geliştirilmesine teşvik edilir. Kendine ve çevreye güvenini arttıracak girişimlerde bulunulur.

Ebeveyn Depresyonu
Ebeveyn depresyonu, çocukları olan yetişkinlerde görülen depresyondur. Ebeveyn depresyonunda, diğer yetişkinlere göre farklılık yaratan durum yaşanan çöküntülü ruh halinin çocuklara yansımasıdır. Anne-babasının depresyonuna tanıklık eden çocuklarda da çeşitli değişiklikler gözlemlenir. Depresyondaki anne ya da baba, çocuğa gerekli özeni gösterme konusunda yetersiz kalır, çocuğun üzerindeki ilgi, sevgi, destek azalır. Ebeveyn depresyonu, ebeveyn-.çocuk ilişkisini etkilediği gibi eşler arasındaki iletişimi de zayıflatır.

Ebeveyn depresyonu, doğum sonrasında annelerde sıkça görülmektedir. Postpartum (doğum sonrası) depresyonu olarak da bilinen bu depresyon, doğumdan sonraki birkaç hafta içerisinde gelişme gösterir ve genellikle genç annelerde görülür. Beklenmeyen gebeliklerde, hamilelik sürecinin bitimi ile de başlamaktadır. Sık sık ağlayan, geceleri uyanan, sürekli emzirme gereksinimi olan bebek; hazırlıksız bir anneyi zorlayıcı bir etken olmaktadır. Annenin bu duyguları anne-çocuk bağlanma sürecini de etkileyeceğinden tedavi edilmesi gereken bir durumdur.

TerapiSüreci :
Ebeveyn depresyonunda, yaşanan sıkıntılardan, ebeveynin ruh halinden çocukların etkilenmemesi için dikkatli olunmalıdır. Ebeveyn ruh halini çocuğa yansıtmamaya çalışmalı ve çocukların bakımı konusunda yardım almalıdır. Anne babanın depresyonu, genellikle çocuklara yansıyacağından ve onların da çeşitli sıkıntılar yaşamasına sebebiyet vereceğinden uzman desteği, aile terapisi alınması aile bireyleri için uygun olacaktır. ...